9 Kasım 2020 Pazartesi

Doğmadan Ölenler

 Doğmadan Ölenler; bir solukta okunup bitirilecek mükemmel bir kitap. Baştan sona heyecan hiç hız kesmeden ilerliyor. Çok sade ve yalın bir anlatımının yanı sıra insanı derin düşünceye daldıracak cümleler gözden kaçmıyor. (“Hatıralar da ölür. Öldürmediğin her şey seni öldürür.” “Bazen ölümün kolaylığı ile yaşamın zorluğu arasında bir tercih yapmak zorunda kalır insan. Bu vaziyette zoru seçmek, ne büyük ahmaklıktır.”)

Olay örgüsüne bakıldığında ilk başta sanki bir kan davası hikâyesi okuyacak gibi düşünüyoruz ama hiç öyle değil. Her şey kitabın ikinci kahramanı Halil’in bir gece yolculuğunda dinlenmek için mola verdiği, bir yol kenarında başlar. Duyduğu tuhaf seslerin ne olduğunu anlamak için arabasından inen Halil; kaza yapmış bir araba ve içinde sıkışmış yardım isteyen üç kişiyi bulur. Hiç tanımadığı bu insanlara önce yardım için cankurtaran ve jandarmayı arama ister fakat daha sonra bir şok geçirir... Aynı gece ise Halil’in yolu kitabın ana kahramanı olan Seher ile kesişir. Seher’in hayatı ise başlı başına bir trajedi. Oldukça güçlü, güzel ve varlıklı olan bu kadın, bazı sorunlarında dolayı çocuk sahibi olamaması onu akla hayale gelmez yollara başvurmaya iter.

Bu yollardan birisi ise kitabın bir diğer kahramanı Meral’in karnındaki çocuğa kendince mantıklı ama herkesin karşı çıktığı bir sebeple el koymaya kalkması. Durumun böyle olması büyük bir savaşı başlatır. Çünkü Meral sıradan biri değildir. İki güçlü kadın arasında başlayan savaşta kimse kazanamaz. Yazarın “Yeşeren çiçeği sulayan, o çiçeği elde etmek isteyenler ile o çiçeği vermek istemeyenlerin kan ve gözyaşından başka bir şey değildi.” deyişiyle bu savaşın acımasızlığı anlatılmış. Müthiş gerilimli olay örgüsüyle okuyucuyu adeta içine çekiyor bu kitap. 

Doğmadan Ölenler... Halit Yazıcı’nın kaleminden... Tüm kitapçılarda...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder