29 Ocak 2022 Cumartesi

Bozkır 2 Açan Çiçekler

 BOZKIR-2 

Umutların umutsuzluğa düştüğü an, çarelerin çaresizliğe dönüştüğü an ve her şey bitti derken, sihirli bir el uzanır. Siz bunu bilemez, göremezsiniz. Belki sona geldiğinizi zannedersiniz. Ama aslında o an, sonun başlangıcıdır.

İşte bozkırın merkezinde, sıkışıp kalmış bir yaşam mücadelesi içerisinde olan, bir mucize bekleyen toplumun imdadına, geleceğimizi inşa eden bir eğitimci, bir öğretmen çıkagelir. Her şey yeniden başlar. Geleceğimize yön vererek, en değerli varlıklarımızı, evlatlarımızı, bir ressam gibi çizer, renk verir. Bir sanatkâr gibi işler, şekillendirir ve bir yörenin, bir beldenin kaderini değiştirecek başarılara imza atar.


Her bir öğrencisini kendi evladı bilip, ayrım yapmaksızın emek verir. Zaman gelir, kendi evladını ihmal eder. Ama o geleceğin umudu öğrencisini ihmal etmez. Evini, eşini, çocuğunu bekletir, ama öğrencisini bekletmez. Zaman gelir, cebinde olan üç-beş lirasını öğrencisine harcar, ama evine eli boş gider. Derdini kimseye anlatmaz, ama derdi, sıkıntısı olanı dinler, çözüm üretir.

Hasret Hanım'a eştir. Birgül kıza babadır. Ayşe’ye öğretmendir. Muzaffer Amca'ya evlattır. Göksel Bey'e dosttur. Osman Reis'e kurtarıcıdır. Çoban Mehmet’e yârendir. Solan güllere can suyu, açan çiçeklere bahardır. Bozkıra umuttur. O bir ÖĞRETMEN'dir.


22 Ocak 2022 Cumartesi

Bozkır 1 Solan Güller

BOZKIR-1


Kuyu başında başlayan bir kin. Yitip giden canlar ve bitmeyen acı. Yollara revan olan iki sevdalı, yürekleri dağlayan aşkın ölümü. Zâlim her yerde zâlimdir. Zâlimin işi ise zulümdür. Bu zulme dur diyen koca yürekli Ahmet Usta ve korkusuz Yakup. Yeni umutlara yelken açıp bozkırın tozlu yollarına düşen ve rastladığı Çoban Mehmet sayesinde, Hasan Emmi’den dinlediği hazin bir hikâyenin, Civan ile Mihriban’ın sevda yolunda çektiği zulmün hikâyesini dinleyen Önder Öğretmen, sır dolu iki mezar ve her sır bir gün, günyüzüne çıkar.


Bozkır 1... Bir Servet Aktürk romanı...


4 Ocak 2022 Salı

Dilenci

 DİLENCİ 


İnsan hayatı boyunca zaman içerisinde bazı dönüm noktalarından geçer. Mesela doğar, ismi duyulur; evlenir, ismi duyulur; ölür, ismi duyulur. Bunlarla beraber başlarından geçen bazı iyi ya da kötü hadiseler ise insanın yaşam içerisindeki gidişatını değiştirir. Kader diyerek bildiğimiz ve inanıp itikat ettiğimiz durumdur. İşte o başımızdan geçenler belleğimizde derin izler bırakır. Bu izler, özellikle sonucu kötü biten hadiselerin derin yarasını taşımamıza neden olur.

 Gülce, üstünden yıllar geçse de amcasının ölümünü bir türlü unutamadı. O olay, hayatının en büyük dönüm noktası olmuştu. Hayatı boyunca, hep amcasının ölümüne sebep olduğunu; onun yüzünden şimdi yanlarında olmadığını düşünüp durdu. Amcası, o elim kazadan önce çarptıkları dilenciye şapkasını verseydi, başından yaralanarak ölür müydü? Ya da önceki akşam Gülce amcasına onlarda kalmak istediğini söylememiş olsa, amcası o yola hiç girmese yine de girer miydi toprağa? Bilmiyordu Gülce... Tek bildiği, inandığı amcasının ölümünden sorumlu olduğuydu.


Dilenci... Bir Servet Aktürk romanı... Tüm kitapçılarda...