Yasak olan her şey güzeldir.
Bütün yasaklı şeylerin cazibesiyle geliyorum sana.
Âdem’in yasak meyveye adım adım yaklaştığı gibi.
Oysa emir kat’îydi: “Yaklaşma!”
Bir ısırık cennetten kovulmaya yeter mi?
***
Yetti!
Dünyadaki sürgünlüğümüz Âdem’den beri devam ediyor. Bazılarımız sürgün edildiği dünyayı cennet haline getirmeyi başardılar.
Ya diğerleri?
Cennet Sürgünü, o diğerlerinin öykülerini sunuyor size. Her gün yanımızdan geçip giden ama dönüp bakmadığımız, içimizdeki insanların hikâyelerini. Dışlanan, ötekileştirilen, görmezden gelinen, sindirilen insanların hikâyelerini…
Kitaptan Alıntılar:
* Karşımda yaratılışın kusursuz bir örneği duruyordu. Ben bu kusursuzluğa kayıtsız kalsaydım şayet, bu güzelliği yaratanı inkâr etmiş olmaz mıydım? O bütün günahlara girmeye değecek kadar güzel ve bu güzellik bir cehennem etmeyecek kadar masum!
* Ben ateş! Yakmakla yanmak arasındayım ve ben Âdem’in ısırdığı meyvedeki iz, Havva’nın yanağındaki yaşım. Değil mi ki ben kendi dumanında boğulanlardanım.
* Mademki bir gülüş bütün bir ömür ve yanakta açan o malum gamzeler bu ömrün en günahsız kısmı, öyleyse bir ceylan bakışı süslesin kalbimin tüm odalarını. Kalbimdeki aynalarda kendi güzelliğini görsün ve anlasın o gülüşe kayıtsız kalınamayacağını. Ben gamzesinde ömrümü astım, gülüşünde bahtımı. Bahtımın en onulmaz yarası, ömrümün en güzel tesadüfü. İzin ver tamamlansın kalbinde, bu cennet sürgünlüğü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder