26 Mart 2021 Cuma

Mürşid

 Tarihle kurgunun, hakikatle gerçek üstünün edebiyat içinde derç edildiği, metinler arası özellikler barındıran modern tarihi roman. Girizgâhında “Hayata dair tüm sualler, esrarına dair bütün merak bir vehimden ibaretmiş. Hayat biz ne yaşarsak, ömür biz ne hatırlarsak oymuş meğer” diyerek okurlarını selamlayan eser, bin yaşını devirmiş Vakanüvis Vakkas Dede tarafından anlatılmakta.

Bin bir gece masallarını oluşturan iklim ve koşulları arka planına alan eser anlatı boyunca dönemin kimi mistik, kimi tarihsel, kimi gerçeküstü anlatılarına değinir; çok sayıda hikâyeyi aynı kurgu içinde işler, geri dönüşlerle dönemin koşullarını oluşturan önemli tarihsel olayları aktarır. Tarihten tanıdığımız kimi gerçek kişilere ve olaylara rastlarız hikâye gereğince, yazar yorumuyla. Bu esnada Halife’nin eşi Zübeyde, cariyesi Halise, şahsî muhafızı Mesrur, en yakınındaki Bermekî ailesinin fertleri ve Peygamber torunu yedinci imam Musa Kazım da eserde misafir edilirler.

Çerçeve hikâye Halife Harun Reşid’in devrin mühim şahıslarından gizemli ve bilge derviş Behlül Dane ile yaşadığı Adalet – Mülkiyet – Hâkimiyet eksenli görüş ayrılığı sonucu istemsizce çıktığı üç günlük bir yolculuk, bu yolculuğa neden olan olaylar, yolculuk esnasında Halife’nin başına gelenler ve Halife’nin kişisel muhasebesidir.


Eser ana hatlarıyla güncel referanslara, boyutsal geçiş bilmecelerine, bazı fantastik öğelere, spiritualist sorgulamalara değinmekten çekinmeyen ibretlik kıssalarla bezeli masalımsı bir hikâye olarak tanımlanabilir.     

Alıntılar:

“Okumak kıymetli bir faaliyettir, gel gör ki ne okuduğu da mühimdir insanın. Her okuduğu yeni kapılar açmaz, yeni diyarlara götürmez insanı. Ne çok kitap vardır kapağı açılır, kapısı kapanır insanın yaşamaya, düşünmeye dair. Ama ne satırlar var ki ne zorlukla yazılmış bilseniz, afakı gezdirir insana…”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder